el yapım lego parçalarla tasarımlar

post-modern dönem eleştirel pratikler bağlamında “iyileşme” ile zamandaş durumlar …

“estetik itibarsızlaşma” , “anlamın yeniden üretilmesine imkan vermek, ucu açıklık” bağlamında belki “hafiflemek”, imgeler, anlam katmanları ve şeyler arası “iyileşme”

Modernite ve sonrası

Modern dönem kendi güçlü olduğu çağda planlı, kompartmanlara ayrılmış eylem biçimleri ve zaman katmanları içinde akılcı tasniflenmiş mekanik bir kent yaşamı çizdi,  topluma sunduğu düzenli çalışma, dinlenme-boş zaman ve emeklilik modeli çerçevesinde nispeten homojenize, steril, konforlu ve ilerlemeci bir model sundu. Modern dönem sanat etkinliklerinin etkili olduğu tarih iki dünya savaşının tecrübe edildiği aralıkta ve süresince kübizm, fütürizm, ekspresyonizm ve konsruktuvizm gibi avangard türler ile anılır. nispeten barış, kalkınma ve iyimser bir ortamın sağlandığı iki kutuplu dünyaya geçildiği zaman yani  2.dünya savaşı sonundan 1960’lara kadar bu avangard tarzlar teknik, konu ve anlatım çeşitleri bakımından ürün yelpazesi farklı tonlarda zenginlik göstererek ilerler.

Eş zamanlı gelişen “sanatta temsil sorunları” tartışmaların yükselmesi ve postmodern dönem gevşek, çoklu, saydam, anlıksal ve yıkıcı anlatıların yol açtığı yapı sökümsel etkilerle birlikte performans ve kavramsal içeriklerin üretimlerinde önemli gelişmeler oldu, bu gelişmeler oldukça yığınlaşmış ve küresel güce erişmiş metropol kentlerin yaşadığı sorunlar ve dünyayı algılama biçimindeki değişimlerle paralel gitmiştir, başını Amerika, Avrupa ve japonya’nın çektiği ve diğer asya ülkelerindeki büyük toplumsal altüst oluşlarla kısa sürede oluşan çokuluslu metropol merkezler, üretim ve tüketim zincirinde gelişen sektörel çeşitlilik, teknik paylaşımı ve nicelik patlaması gibi şeylerde muazzam yoğunlaşma gerçekleşti, geneli “neo-liberalizm” denilen bu etkiler doğu blokunun çökmesiyle içinde yer aldığımız küresel dünyayı işaret eder. Yerinden yurdundan edilmiş ve “göçebe” köksüz yığınlar için gündelik yaşamı pratikleri “yabancılaşma” sorunlarına ek olarak, daha şizofrenik ve daha şekilsiz “anlık” durumların yığınlaşmasıyla meydana gelmiş bireysel varoluş problemlerinin konu edildiği bir dönemi içine alır.

özellikle 1960’lar sonrası postmodern dönem sanat işlerinde gittikçe öne çıkan kavramları sıralayacak olursak; çoklu merkezlerin/çoklu hiyerarşik birimlerin biraradalığı ; örnek olarak edebiyatta akla gelen “teneke trampet” günter grass romanındaki belki ana konusunun bozuma uğratılarak ara hikayelerin de öne çıkmaya başlaması verilebilir, sinemada Godard ardıllarından en belirgin olarak “Pulp Fiction” (1994), tarantino filmde ara hikayelerle birlikte olay örgüsü kurguda anlatının parçalanması ile bu filmi postmodern tarz içinden örnek verebiliriz, peşi sıra bir çok filmlerde sürreal /psikolojik gerilim (david lynch, lars von trier, gaspar noé, david cronenberg, Christopher Nolan,.. vb) filmlerinde çoklu kurgu, çoklu anlatı, ve karakterlede çoklu tavır gibi şeyler yapısalcı modernitede kırılmalar olarak sıralanabilir…

postmodern dönem öne çıkan konular; hafiza, “göçebelik”, yer-yurt-kimlik (örneğin hız yolları, oteller ve tüketim mekanları üzerinden sıklıkla konu yapılan), tekinsizlik (örneğin çok uzak veya çok yakın plan odaklanmayla etkisini arttırılabilen), sosyal katmanlardaki geçişkenlik, güç ilişkilerinde ters durumların çıkması, şizofrenik ve parçalı algı, nedensizlik, kurmaca ile gerçeğin bazen birbirleri üzerine bükülmesi, her tür melezleşme, yerelleşme, ötekileşenlerin merkeze doğru yaklaşması, esneklik, yeniden yapım, montaj, anlatıda bir estetik unsur özdeşleştirme yerine yabancılaştırma kullanımı, şimdi, anlık ve geçici durumların kıymetli hale gelmesi ve ikon kırıcılık…ve bir çok konular postmodern dönem içinde çok merkezli bakışlarla ele alındı ve çoğu kere yerleşik kanı ve değerler karşısında bir sorgulamadan geçirildi. büyük anlatılar, ideolojik ve avangard üsluplar bu dönem için uygun olan yapıbozum eleştirel süreçlerden geçirildi, yapısalcı modern süreçlerle büyük anlatılar içinde eritilmeye ve bir çesit “şiddete” maruz bırakılarak belli bir araçsallaştırmaya uğramış tüm öğeler artık tüm imge, anlam ve göstergesel katmanlarıyla ortaya serilmeye, metinlerarası ilişkileriyle çözülmeye başlandı, bu çoklu görme biçimiyle tüm iddialı yapıların adeta rontgenleri çekilerek anlam katmanları saydamlaştırıldı…postmodern düşünce pratikleri sanatta özellikle malzemede sınırsız çeşitlilik ve konu seçimi, bol imge üretimi, hücresel düzeyde kavramsallaştırma biçimleriyle üretimde bir patlama yaşandı, disiplinlerarası işbirlikleri ve yanında tüketimi kolaylaştıracak ulaşılabilirliği getirerek bir yönüyle “tüketim toplumu” içinde kendine epeyce yer buldu , kendi dönemi için marjinal kalan ve oldukça liberal görüşlü akımlar postmodernizim için önemli kaynaklar haline geldi; post modernizim “dada” (geneli anarşist ve toplumcu duyarlıklı işleriyle) ve m.ducamp (örneğin “merdivenden inen çıplak” ile zamanda parçalanma ve mekanda saydamlaşma gibi denemeler) ve ardılı “sürreal” (benlik/ruh odaklı sanat yaratımları ) sanat pratiklerini ve beraberinde modernizmin sistemleştirdiği bir çok tasarım tekniklerini potasında harmanladı, çağa uygun çok uluslu ortaklıklı şirketlerle çevrili neo-liberal sanat endüstrisi içinden etkili bir kitlesellik yakaladı denebilir.

https://tasaryan.files.wordpress.com/2015/12/elyapimoyuncaklar002.gif

Atölye işleri, uygulamalar;

farklı etki ve ağırlıkta tanık olunan ve belli bir farkındalıkla içinde yer alınan post modern döneme uygun tasarım pratikleri tecrübe edildi diyebilirim, “ne olduğum” kadar “ne olmadığım” sorusunu da anlamaya çabalayan bir tasarım serüveni yaşandı; kullanılan malzemeye yaklaşım bazen değersizi değerli kılmak veya tersini tercih etmek şeklindeydi bir çeşit eğretileme olarak; mesela değersiz bir diken olan kendinden tırnaklı-iğneli “pıtrak” dikenlerini birbirine doğal şekilde tutturularak ve üstünden basitçe ip dolayıp şekil vermeyle yapılmış kukla işler gibi denemeler yapıldı ve postmodern çoğulcu, esnek düşünceye paralel geneli lego teknik kullanıldı. benzer ahşap ve sünger bir araya gelen soyut geometrik “anlamsız” birimlerin oluşturduğu değişebilen geçici formlu figüratif tasarımlarla bu çağa cevap verilmeye çalışıldı.

“lego parçaların” kompozisyonda oluşturduğu dışa kaçma etkisi ve entropy artışı eğilimi

Postmodern dönem ve günümüz çağdaş sanatlar içine alan süreçlerde malzeme, teknik, dış etkiler ve nedensizlik, rastanlısallık  gibi unsurların öne çıktığını görürüz, üretici öznenin merkezde olmadığı bu süreçlerin sonunda bitmemiş gibi olan çalışma yapılarının entropy değerleri artış göstererek çok daha dengesizmiş gibi algılanırlar, çalışmaların bu dışa kaçma, bozunma eğilimleriyle oluşan tedirginlikler ancak onu çevreleyen ortam, zaman, mekan ve alımlayıcı özne yani izleyiciyininde esere katılımıyla biraz yatiştırılmaya farklı bir denge durumuna geçmeye zorlanır. Bilindiği gibi entropy termo kimyasal olaylarda ve kapalı kaplarda ölçülebilen bir niceliktir. Mesela iki akışkan olan hava ve okyanus suyunun birbirleriyle olan termal etkileşimleriyle yerel oluşan iklimsel düzensizlikler dünyayı kapalı bir kap olarak baktığımızda aslında kutup eksenleri arasında mevsime bağlı bir termo dinamik denge ve bir entropy değere sahip olduğunu söyleriz, ancak insan kaynaklı nedenlerle mevsimsel dengenin oldukça bozulduğundan dolayı artık farklı bir entopy düzlemine geçildiği düzensizleşen bir süreci yaşadığımız bir çok çevrebilimciler tarafından dile getirilir.

modernizim yer yer baskıcı uygulamalarda toplumu homojenleştirici oldu, minimal, katı hiyerarşik tavır ile yüce, güç ve kadim olanın inandırıcılığında belirlenmiş güvenlikli alan sundu, modernlik bir “cemaat, kültür grubu” içinde kalan ayrıcalıklı bir kesim için yeryüzü cenneti vaddetti, daha az merkezcil hegomonik uygulamalarında ise sıklıkla güvenli alandan çıkarttı, onun yerine ikame eden tedirginlik, huzursuzluk, risk, belirsizlik, şans ve merak gibi spesifik şeylerle birlikte yaşamayı birşekilde mümkün kıldı, yani tarihsel olarak modern gelişmeler “toplumsal ödev ve ahlak” insanından çıkıp bireysel sorumluluk taşıyan “özgürleşmiş” insanı olanaklı kıldı denebilir, işte bu ortamda post-modern durum eğilip, bükülen, salınan farklı tonda her tür var oluşun kucaklandığı daha şekilsiz ve önü açık bir “tüketim” anaforu olarak gelişti denebilir ve bu yığıntılaşma, uyanış insanlık için oldukça sancılı yenilikler, “iyileştirici” büyük potansiyellere olduğu kadar belki trajik sonuçlara gebe olmakta…

picasso’nun “guernica” tablosundan yola çıkılarak yapılmış lego soyut geometrik parçalar ile çalışma…

lego tekniğinin getirdiği montaj, yeniden yapım ve parçalanma yapıcözümsel/ dekonstrüktif yaklaşımıyla bahsedilen post modern sanat pratiklerinde “iyileşebilirlik” yaklaşımına çeşitli olanaklar sağlıyor denebilir…

bağlantılı videolar;

“lego oyun nesnesi” serhat özer

“deniz taşları”, serhat özer

eğitim süreci ve işlerin ortaya çıkışı konusunun anlatıldığı bir söyleşi;

“atölye” programı, 13. bölüm, ege ünv. tv., izmir…

not

‘Dağlar:Bulutların Üstünde Yaşam’ trt-Belgeselinde Meksika yerlilerinin saman halat yapma tekniği ve bu halatlarla sezonluk yaptıkları asma köprüler kısmen gösterilmiş.

bu çalışmalardan hareketle belki ilişkili olarak anti-form konulu makaleyi ve anti-form kavramını çalıştırılabilecek örnek durumsallıklar üzerine yazıyı okumak için link;

https://analizderlemeler.wordpress.com/2020/12/21/postmodern-sanat-pratikleri-baglaminda-robert-morrisin-anti-form-kavrami/

Yorum bırakın